• BIST 9722.09
  • Altın 2428.571
  • Dolar 32.5199
  • Euro 34.8
  • İçel 23 °C

Eğitim-İş Anamur Şubesi Başkanı Uğur İnan: Kamu çalışanlarının iş güvencesi yok edilemez

Eğitim-İş Anamur Şubesi Başkanı Uğur İnan: Kamu çalışanlarının iş güvencesi yok edilemez
Eğitim - İş Anamur Şube Başkanı Uğur İnan, kamu çalışanlarının iş güvenliğinin yok edilemeyeceğini yaptığı bir basın açıklamasıyla dile getirdi.

Haber Merkezi - Eğitim İş Anamur Şube Başkanı Uğur İnan, yaptığı yazılı basın açıklamasında şunları kaydetti: “Anayasamızın 128. ve 129. maddeleriyle koruma altına alınan kamu emekçilerinin yine 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile tanımlanmış iş güvencesi bulunmaktadır.

Kamu çalışanlarının anayasal iş güvencesi sosyal devlet olmanın gereğidir. Mevcut siyasal iktidar ise her yönüyle sosyal devleti ortadan kaldırmak istemektedir. İktidarı döneminde Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni ticari şirket kurallarıyla yöneten AKP, 2.5 milyonu aşan kamu çalışanının çalışma koşullarını yeniden belirleyerek, kamu emekçilerinin aleyhinde birçok yasada değişiklikler gerçekleştirmiştir. Anayasada yerini alan sosyal devlet ilkesine son noktayı koyacak olan 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda yapılmak istenen değişikliklerde ise sona gelinmiş bulunulmaktadır. Son zamanlarda siyasi iktidar ve Cumhurbaşkanı tarafından memurları hedef alan söylemler iş güvencesinin tekrar hedef tahtasına konulduğunu göstermektedir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz günlerde yaptığı bir açıklamada, hükümetin çalışmak istemediği bir memuru görevden almasından sonra bu kişilerin mahkeme kararıyla göreve döndüğünü söylemiş, “Siz bir taraftan alıyorsunuz yargı bir taraftan geri iade ediyor, siz alıyorsunuz onlar iade ediyor. Böyle devlet idare edilir mi? İki şeyiniz vardır. İhbar tazminatını ödersiniz, kıdem tazminatını ödersiniz. Memnun değilsiniz kapıya koyarsınız. Öyle mi? İlanihaye çalıştırmaya mecbur musunuz? Bu yeni anayasa ile birlikte memur işçi ayrımını da ortadan kaldırmak lazım. Aynen gelişmiş ülkelerdeki gibi çalışanlar sistemini getirmek suretiyle bu işi ilerletmek lazım” demiştir.

Devlet memurları nihayetinde devletin (Kamunun) memurudur ve görevini Anayasa ve yasalar çerçevesinde ifa etmek zorundadır. Siyasal iktidarın istediği ise emrinde çalışanların yasalara değil kendisine tabi olmasıdır. Bunu sağlamanın birinci koşulu devlet memurlarının iş güvencesini ortadan kaldırmaktır. İşte yapılmak istenen budur.

657 sayılı DMK’da yapılacak en önemli değişiklik iş güvencesinden yoksun bir kamu istihdamı oluşturmaktır. İşçiler için uygulanmak istenen “esnek çalışma sistemi” kamu çalışanlarına da uygulanmak istenmektedir. “Part-time”, “evden çalışma”, “çağrı üzerine çalışma”, “kiralık çalışan” gibi uygulamalar getirilerek esnek çalışma biçimi ile de iş güvencesinin ortadan kaldırılması hedeflenmektedir.

İşten çıkarmayı kolaylaştıran en önemli düzenleme, artık kamuda kadrolu çalışanın kalmayacak olmasıdır. Yeni düzenlemeyle çalışanların büyük çoğunluğu sözleşmeli hale getirilecek, her yılın sonunda inisiyatifin amirlerde olacağı bir sözleşme imzalanacak ve amir, memurun performansından memnun değilse ücreti düşürülecek ya da işine son verilecektir.

Siyasi iktidarın 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda değişiklik yapmak istemesinin önemli nedenlerinden biri de kamu hizmetlerini yerellere bırakmaktır. Kamu hizmetlerinin özelleştirilmesi veya yerel yönetimler eliyle sağlanması, Türkiye’de ulus-devleti zayıflatma, milletleşme sürecini tersine çevirerek etnik kimliği öne çıkarma ve yerel güç odaklarının gücüne güç katarak insanları kullaştırma etkisi yaratacaktır. Özellikle eğitim ve sağlık hizmetlerinin yerel yönetimlere devri, Türkiye’de üniter devlet yapısının zayıflatılması ve eyalet sistemine geçişin adımları olacaktır.

EĞER BU DEĞİŞİKLİKLER GERÇEKLEŞİRSE;

*Kamu emekçilerine performansa dayalı ücret ödenecek, performans kriterini ise amirlerin iki dudağı ile kamu emekçisinin ne kadar itaatkar olup olmadığı belirleyecektir.

*Esnek ve kuralsız çalışma esas olacaktır. Haftada 5 gün ve 40 saat çalışma tarihe karışacak çalışma saatleri ve günlerini amirler belirleyecektir.

*Kamu emekçilerine rotasyon gelecek. Yürürlükteki yasada özel görevler için öngörülen rotasyon yöntemi bütün kamu emekçilerini kapsayacak biçimde yaygınlaştırılacak.

*Fazla çalışma ücreti tarihe karışacak. Emekli aylığına dahil olmaması için fazla mesai olarak ödenen ücretler kaldırılacak.

*Sendikal mücadele güçsüzleştirilecek. İş güvencesi elinden alınmış olan, kimisi yarı-zamanlı çalışan, kimisi evinden çalışan, ücretini performansa göre alan emekçilerin olduğu bir ortamda çalışanların birbirini tanıması, birbirine güven duyması, rekabet yerine dayanışmayı koyması ve örgütlenerek hak araması mucize sayılacak.

*Ülkemizde işsizlik oranı %20’lerde iken 400 bin ataması yapılmayan öğretmen varken iş güvencesinin kaybedilip sözleşmenin yenilenmesinde inisiyatif kamu işvereninde olacaktır.

*Kamu hizmetleri, özel sektör mantığı ile yürütülecek.

*Kamu hizmetleri önce yerel yönetimlere ardından da hizmet satın alma adı altında taşeron şirketlere devredilecek.

*Kamu Personel Rejimi ile müdürler ve üst düzey bürokratlar hariç tüm memurlar 5857 Sayılı İş Kanunu kapsamına alınarak sözleşmeli olarak çalıştırılacak.

*İdarenin görevden alma ve görev yeri değiştirme yetkisi genişletilecek. Görev yeri değiştirilen bürokratın mahkeme kararıyla geri dönmesinin yolu sınırlandırılacak.

AKP Hükümeti kamu hizmetlerinin tasfiyesine paralel kamu görevlilerini de tasfiye edecek ve siyasi iktidara her yönüyle bağlı kapıkulları yaratmak düşüncesiyle bir değişiklik yapmak istemektedir. Geleceğimizin güven içinde devam etmesini, AKP’nin politikaları değil kamu görevlileri ve sendikalarının mücadele azmi ve kararlılığı belirleyecektir.

Bu nedenle kamu emekçileri, hem anayasada hem de iş yaşamımızı düzenleyen diğer yasalarda yapılmak istenen değişikliklere karşı birlikte mücadele yöntemini seçmelidirler. Bu açıdan tüm sendikaları tarihi bir sorumluluk beklemektedir. Söz konusu sorumluluk, hiçbir siyasi anlayış, dini inanç ayrımı gözetmeksizin tüm kamu çalışanlarını köleleştirmeyi amaçlayan yasa değişikliğine karşı ortak eylemleri örerek siyasal iktidara tepki verme sorumluluğudur. Eğitim-İş bu sorumluluğu yüklenmeye hazırdır.”

Bu haber toplam 1740 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Anamurlunun Sesi | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0324 8164862