Sevgili okurlarım,
Her yazımda olduğu gibi bu hafta da Anamur’un günlük yaşamını doğrudan etkileyen bir konuyu sizlerle paylaşmak istiyorum. Amacımız hep aynı: Daha düzenli, daha yaşanabilir, daha çağdaş bir Anamur için sorunları dile getirmek, çözüm aramak.
Geçtiğimiz haftaki yazımda gürültü kirliliğini ele almıştım. Konvoylardan düğünlere, motor seslerinden yüksek müziklere kadar hepimizin yaşam kalitesini düşüren bu mesele ne yazık ki hâlâ devam ediyor. Şimdi ise başka bir sorunu gündeme getirmek istiyorum: kamuya ait alanların işgali.
Kaldırımlar Bizim mi, Esnafın mı?
Anamur’da artık trafik yoğunluğu artıyor. Araçların çoğalmasıyla birlikte yayaların güvenliği daha da önemli hale geliyor. Vatandaş olarak hakkımız olan kaldırımları kullanmak istiyoruz. Fakat çoğu zaman mümkün olmuyor.
Düşünün; çarşıda yürüyorsunuz. Bir buzdolabı tamircisinin dükkanının önüne koyduğu yıpranmış cihazlarla karşılaşıyorsunuz. Ya da bir hortum bayisinin kaldırımı kaplayan su hortumlarının arasından geçmeye çalışıyorsunuz. Mecburen yola iniyorsunuz. Oradan da araçlar geçiyor. Bir anlık dikkatsizlikle kaza olsa, suçlu kim? Ne yazık ki siz oluyorsunuz. Oysa asıl sorumluluk, kaldırımı babasının malı gibi kullanan esnafta değil mi?
Tenteler, Masalar ve Sandalyeler
Bir başka sorun da dükkân önlerine takılan tenteler. Bazıları o kadar alçak monte ediliyor ki, yürürken başınızı çarpmamak mümkün değil. Bunu sadece ben değil, birçok hemşerimiz yaşamıştır. Basit bir çözüm var: Tenteler birkaç santim daha yukarı kaldırılabilir. Hem esnaf zarar görmez hem de yayalar rahat eder.
Restoranlara gelecek olursak… Elbette yaz akşamlarında açık havada yemek keyfi güzel bir şeydir. Bütün turistik bölgelerde de vardır. Ancak ölçüyü kaçırdığımızda sorun başlıyor. Kaldırımlar tamamen masa ve sandalyelerle doluyor. Vatandaş yürüyemez hale geliyor. Bu konuda bir sınırlama getirilemez mi? Herkesin hem keyifli hem de düzenli bir ortamda yaşaması mümkün değil mi?
Bir de işin temizlik boyutu var. Akşam yemek servisi bittikten sonra masalar kalkıyor ama kaldırımlar yağ ve yemek kokusuyla baş başa kalıyor. O kaldırımlar basitçe yıkanıp temizlense, sabahları bambaşka bir manzara ortaya çıkmaz mı?
Marka Kent Olmak İstiyorsak
Sevgili hemşerilerim, eğer Anamur gerçekten bir “marka kent” olacaksa, marka kentlerin düzenini, temizliğini, kurallarını da örnek almak zorundayız. Büyük şehirlerde, turistik beldelerde bu konular denetim altındadır. Ne esnaf zarar görür, ne de vatandaş. Çünkü herkesin hakkı korunur.
Bizim de dileğimiz esnafımızın daha çok kazanması, bereketli işler yapmasıdır. Kimsenin kazancında gözümüz yok, Allah daha çok versin. Ama kentin düzeni, vatandaşın güvenliği ve yayaların hakkı da aynı derecede önemlidir.
Sonuç olarak; Anamur’un geleceği için yetkililerin bu konuda denetimlerini artırması, vatandaşın da duyarlı olması gerekiyor. Çünkü kent dediğimiz şey, sadece binalardan ve yollardan ibaret değildir. Düzeniyle, temizliğiyle, güvenliğiyle bir bütündür. 29.09.2025
Saygılarımla.
Ahmet Doğan
Harita ve Kadastro Mühendisi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.